True Blood Rpg
Aurélia. Omsec278
True Blood Rpg
Aurélia. Omsec278
True Blood Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


İlk ve tek True Blood sitesi, tüm ihtişamı ve mistik çekiciliği ile sizlerle.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Aurélia.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Aurélia E. Velazquez
Şekil Değiştiren | Merlotte's Garsonu
Şekil Değiştiren | Merlotte's Garsonu
Aurélia E. Velazquez


Mesaj Sayısı : 4
Popülerlik : 0
Kayıt tarihi : 26/08/12
Nerden : ABD diyorlardı.

Aurélia. Empty
MesajKonu: Aurélia.   Aurélia. EmptyPaz Ağus. 26, 2012 8:04 am

    Zamanın hışmına uğramış taşlarla bezeli sokak, on sekizinci yüzyıldan kalma gibi görünüyordu. Şaşaalı elbiseleri ve çan gibi etekleriyle zarif hanımefendilere uzun boylu siyahlara bürünmüş beyefendiler eşlik ediyorlardı. Asil bir şekilde yürüyen farklı şekillerde süslenmiş atlar, çeşitli renklerle adeta bir renk töreni yaratan faytonları çekiyorlardı. Taş kaldırımlı yolun sonunda heybetli yapısıyla dikkat çeken bina, balo olduğunu resmileştirmek istermişçesine süslenmişti. Zarif sokak lambaları yolun iki yanında da sıralanmıştı, ışıklarıyla karanlık geceyi altın sarısı bir ışıkla sarmalıyorlardı.

    Bütün bunların yanında, bir duvarın kenarına gizlenmiş siyah bir karaltı vardı. En az gece kadar karanlık pelerini ile masal kitaplarından fırlamış kötü cadılara benziyordu. Gevşek duran kapüşonundan kurtulan, altın ipek gibi saçları omuzlarına dökülüyordu. Karanlık yüzünde seçilen tek şey altın diskler gibi parıldayan gözleriydi. Mermer kadar pürüzsüz ve soluk tenli ellerini inceledi dikkatle. Uzun, ince parmaklarının sonunda düzgünce törpülenmiş biçimli tırnakları yer alıyordu. Avuç içleri, az önce tırnaklarını eline bastırdığı için hilal şeklinde dört tane kırmızı izlerle doluydu. Sıkıntıyla iç çekip tekrar başını kaldırdı. Sokaktaki fayton sayısı ve binanın girişindeki insan sayısı azalmıştı.

    Zarif bir hareketle oturduğu yerden kalkıp başlığını indirdi. Kadife kumaştan kurtulup özgür kalan saçları altın sarısı bukleler halinde sırtına döküldü. Biçimli dudakları göz alıcı bir kırmızıya boyanmıştı, iri gözleri altından yapılmış gibiydi. Çıkık elmacık kemiklerine yansıyan ışık, yanak çukurlarına gölge yapıyordu. Kusursuz kaşları saçlarıyla aynı renkteydi; sarı.

    Pelerini parçalamak istercesine vücudundan çekip çıkarttı. Siyah kadife pelerinin gizlediği hatlı vücudu, baloya uygun tasarlanmış şişkin etekli bir elbiseyle sarılmıştı. Eteğin ucu yerleri süpürüyordu. Aslında bu elbiseden nefret etmişti, ancak ortama uyum sağlamak için giymesi gerekiyordu. Kıyafetin bir parçası olan korse ciğerlerindeki tüm havayı çekmişti, her an boğulma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Çok kötü şeyler yapmıştı ve bu, telafi etmek için son şansıydı. Aksi takdirde tanrılar peşine düşecekti.

    İrkilerek adımlarını hızlandırdı. Çevresindeki hava gittikçe ağırlaşıp ısınıyor, kötü bir şeyin haberini veriyordu. Birden garip görüneceğini düşünmeden edemedi. Hiçbir hanımefendi baloya yalnız başına gitmezdi, daha doğrusu gidemezdi. Çünkü yasaktı, bu ahlaksızlık ve başına buyrukluk olarak eksi yönlerinize geçerdi. Üzerinde inciden güller işlenmiş tarak gür saçlarının sadece bir kısmını hapis tutabiliyordu. Beyaz mermer basamaklara ulaştığında derin bir nefes aldı, gümüş oymalı kapılardan geçen bir adamın ona bakışını gözden kaçırmadı. Bu onun için garip bir durum değildi elbet, gittiği her yerde böyle şeyler olurdu; hayran bakışlar ve fısıldanmalar. Yine de pek taktığı durum olmazdı, şimdi de yoktu. Onun için, yalnızca ödemesi gereken bedeldi önemli olan.

    Saklandığı zaman eline geçirdiği beyaz eldivenleriyle eteğini hafifçe kaldırıp basamaklara tırmandı. Ne beklediğini bilmiyordu, ancak devasa bir balo salonundaydı. Koyu yeşil mermer duvarlar mum ışığında gizemli bir şekilde parlıyorlardı. Kızın gözleri odada pek fazla oyalanmayarak sağa döndü.
    Siyahlara gömülmüş, zarif bedenli inanılmaz güzel bir kadın karşısında dikiliyordu. İnsanüstü bir güzelliği vardı, kız onu tanımasa tanrıça olduğunu sanabilirdi. Kömür karası saçlarıyla hoş bir çelişki yaratan gümüşi teni vardı, düzgün yüz hatları çekiciydi. Ancak gözlerinin olması gerektiği yerde iki boş kara delik yer alıyordu.

    Luxuria, diye tısladı ve bir adım geri çekildi. Gözlerinden şaşkınlık ve korkudan çok dehşet okunuyordu.

    “Evet, tatlım,” dedi kadın ağzından bal damlıyor gibi bir ses tonuyla. “Beni hatırlıyorsun, aferin. Yazık, çoğu kişi bizi unuttu.” Çekici bir şekilde gülümsedi. “Aslında… Herkes. Umarım kardeşlerimi de tanıyorsundur,” diye ekledi umursamaz bir şekilde.

    Kız hemen arkasını döndü ve altı şeklin de insan biçimine girdiğini gördü. Hepsi de en az kız kardeşleri kadar güzeldi ancak biri kiloluydu. Kızın elleri belirgin bir şekilde titremeye başlamıştı. Kalbi, daha fazla atmayacağını kabullenmişçesine güm güm atıyordu. Hepsinin adları zihnindeki fırtınada dönüyor, şimşek gibi çakıyorlardı. Superbia, Avaritia, Luxuria, Invidia, Gula, Ira, Acedia. Kibir, açgözlülük, şehvet, kıskançlık, oburluk, öfke, tembellik. Yedi ölümcül günah. Yedi ölümcül günahın çıkışıydı, Pandora’nın kutusundakiler gibiydiler ancak çok daha kötü ve çok daha yaşlılardı. Kızın bildiği kadarıyla Uranüs’ün yer altına tıkıldığı zaman yaptığı çocuklarıydı bunlar. Oldukça tehlikelilerdi ve tanrılar ise en çok ihtiyaç duyulduğu zaman ortadan kaybolmuştu. Gaia uyanmıştı ve Uranüs de yandaşları sayesinde dirilmek üzereydi. Tarihte böyle bir şey daha önce hiç yaşanmamıştı ve bu bir ilk olacaktı. Jüpiter Kampı ise taraflarını seçmek zorunda kalacaklardı; Uranüs mü Gaia mı? Toprak Ana’nın tanrılara karşı büyük bir öfkesi vardı, doğru, ancak kocasına olan nefreti bin kat daha büyüktü. Ve bu, gelmiş geçmiş en büyük savaş olacağı anlamına geliyordu.

    “Ah, Estélla… Güzel yüzünü ne kadar da özlemişim.” Invidia sırıtarak kıza baktı. Bakışları kızın zihnindekileri ve Estélla’nın olacakları anladığını fark ettiğini gösteriyordu. “Bunların olacağını biliyordun, değil mi küçük kahin?” Dudaklarından bir kahkaha çıktı, Estélla yüzünü buruşturdu.

    “Bize katılırsan sana zarar vermeyeceğiz, biliyorsun değil mi?” Avaritia araya girdi. Kız bir an şaşkınlıkla ona baktı, kendisini durduramadan dudakları hareket etti. “Ya Raphael?”

    Yedi ruh da sarsılarak güldü, bu arada Luxuria da aralarına katılmıştı. “Hani umutsuz bir şekilde aşık olduğun çocuk mu?” Ölümcül bir şekilde sırıtarak ekledi: “Mars çocuğu olan? Madem istiyorsun, ona da bir şey olmaz.” Estélla kadına yandan bir bakış attı, kızı eline geçirdiği için içten içe zaferini kutluyor olmalıydı.

    Bir an kız kahkahalara boğularak iki büklüm oldu, gülüşü kapalı mekanda yankılanıyordu. Yedi kardeş de ona tuhaf ve şaşkın bir şekilde baktı. Sandığımdan da kolay oldu.

    “Geleceğinizi görebiliyorum,” diye fısıldadı gizemli bir şekilde. “Jüpiter Kampı tarafını seçecek ve neredeyse orası kazanacak. Aralarında casuslar olacak ancak hepsi aklanacak, kazanan tarafta yer alacak. Siz ise babanızla beraber doğranıp yer altında tutsak edileceksiniz.” Sesini yükseltti, sanki göklerin onu duymasını bekliyor gibiydi. “Tanrıların terk etmiş olanları dünyaya mutlak zaferi kutlamak için geri dönecekler, ancak pek hoş karşılanmayacaklar-”

    “BU KADAR YETER!” Superbia’nın tiz çığlığı neredeyse Estélla’nın kulak zarını deliyordu. Gözleri tehditkar bir şekilde büyümüştü, uzun tırnaklarıyla bir pençeyi andıran parmaklarının arasında gözleri kadar kara bir ateş topu tutuyordu. “Bu saçmalıklar artık buraya kadar. Senin öngörün bozulmuş,” Konuşurken sesi titriyordu, ancak bu öfke ve şaşkınlıktandı. “Savaşı biz kazanacağız, Kamp’ı sürgüne yollayacağız ve titanlarla Gaia’ya babamızın adına hesap soracağız.”

    Ertesi gün balo salonunun ağaran ışıkları altında polisler çok güzel sarışın bir kızın cesedini buldular. Altın rengi gözleri dehşetle kocaman açılmışlardı.

    Estélla Herondale, hiç çığlık atmadan ölmüştü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crystal Prévela
Safkan Peri | Peri Diyarı Kraliçesi
 Safkan Peri | Peri Diyarı Kraliçesi
Crystal Prévela


Mesaj Sayısı : 268
Popülerlik : 11
Kayıt tarihi : 11/08/12

Aurélia. Empty
MesajKonu: Geri: Aurélia.   Aurélia. EmptyPaz Ağus. 26, 2012 9:20 am

25/25 Betimleme
13/15 İmla ve Mantık Hataları
15/15 Akıcılık
19/20 Kurgu
10/10 Görünüş ve Paragraf Düzeni
15/15 Uzunluk (En az 30 satır)

Toplam 97 puan. True Blood Rpg'ye hoşgeldiniz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://truebloodrpg.yetkin-forum.com
 
Aurélia.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
True Blood Rpg :: Karakter Yaratma :: Rpg Kutusu :: Rpg Puanlama-
Buraya geçin: